5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜ BİLDİRİSİ
Savunmanın çileli hamilleri , değerli avukat arkadaşlarım…
Gönül isterdi ki avukatlar gününde savunmanın, avukatların problemi
olmasın. Olumsuzluklardan hiç söz etmeden geçirilen bir gün olsun, bazı şeyler sadece dilek ve temenni safhasında bulunsun.
Ancak, bugün gelinen safhada savunma sıkıntılı, savunma sancılı.Avukatlar ve
avukatlık mesleği yıpratılmış, itibar erozyonu ve çöküntü kapıda.Ekonomik sıkıntılar,
avukatlık mesleğindeki kalite sıkıntısı, mesleğe kabuldeki kritersizlik yüzünden sürekli artan
avukat sayısı bu sıkıntıların başında gelmektedir.Yerden biter gibi kurulan hukuk fakülteleri
adeta bu mesleği can çekişir hale getirmiştir.
Çaresi yok mu?
-Elbette ki var. Biz bunun çarelerini gerek TBB Başkanlar toplantısında ve
gerekse Adalet Bakanlığı huzurunda yapılan toplantılarda uzun uzun dile getirdik.Bir sürü
çözüm önerileri sunduk.Ancak, siyasi iradenin bunu çözme noktasında özel bir gayret
göstermesi gerekmektedir.
Kanunda belirtilmesine rağmen TBB başkanlığı tarafından verilen kimliklerin
resmi belge niteliğinde sayılmaması, 10 yılı doldurmuş memura yeşil pasaport verilirken,
avukatların bu haktan ayrık tutulması, her hakim ve savcı ruhsat harcı ödemeden istediği
kadar silah ruhsatı alabilirken avukatların 3.500.00 TL gibi bir harç ödeme mecburiyetinin
bulunması ne kadar adildir.
Yargılamanın iddia-savunma-hüküm üçlüsünden oluşmasına rağmen, adalet
bakanlığı yetkili organlarının hepsinin hakim ve savcılardan oluşması savunmaya bakış
açısını ap-açık ortaya koymuyor mu?Hakim ve savcılarımız şikayet edildiği zaman % 1’i
hakkında dahi soruşturma izni verilmezken , avukatlar hakkında yapılan şikayetlerin % 67’sine soruşturma izni verilmesi manidar değil mi?
Bir hakim veya savcı görevine geç geldiği zaman kimse hesap sormadığı halde;
duruşmaya birkaç dakika geç kalan avukatın dosyaları düşürülüp, ceza hakimi tarafından
avukatlar hakkında cezai ve disiplin soruşturması açılması talebinde bulunulmuyor mu?
Göndermiş olduğu mazeret dilekçelerinde mazeretlerinin belgelendirilmesi istenmiyor mu?
Kamu kurumunda avukatlık yapan meslektaşlarımız sosyal ve ekonomik haklar
yönünden sıradan bir memur konumunda addedilmiyor mu?
Vatandaşla devlet arasında adeta bir tampon bölge , bir emniyet sübabı , bir
güvenlik koridoru vazifesi gören avukatlara gösterilen bu hazımsızlığı anlamak mümkün değildir.
Bu durumda aklıma bir fıkra gelmektedir:
New York’ta Harlem bölgesinde iki zenci beraber dolaşırken, ara sokaklardan
birinde bir tabelayla karşılaşırlar.
Tabelada “Bir saat içinde itinayla zenci beyazlaştırılır.Ücreti 100 amerikan doları.
” Diye yazmaktadır. İkisi de ceplerine bakarlar.Birinde 110 dolar, diğerinde 90 dolar vardır.
110 doları olan diğer arkadaşına “Ben gireyim, eğer beyazlatma başarılı geçerse
ben sana 10 dolar borç veririm” der ve içeri girer.Bir saat sonra hakikaten beyazlamış olarak
dışarı çıkar.
Arkadaşı ona heyecanla “ hadi 10 dolar borç ver.” deyince. Beyazlaşan zenci
arkadaşına hitaben “Hadi ordan pis zenci.”der.
Aslında avukatlık mesleğine en büyük zararı, fakültedeyken aynı sırayı
paylaştığımız ve sonradan meslek değiştiren hukukçu arkadaşlarımız, siyasetle uğraşıp
meclise giren ve mesleğin problemlerini bildiği halde çaba sarfetmeyen hukukçu-avukat
arkadaşlarımız vermektedirler. Hiçbir meslek yoktur ki bu kadar etkin olmakla birlikte
bu kadar savunmasız olsun.Bu kadar problem içinde yüzsün.
Ey yargılama mekanizmasının asli kurucu unsuru olan ve fakat devamlı
zenci muamelesi gören meslektaşlarım, 5 nisan avukatlar gününüzü kutluyor, hepinize
saygılar sunuyorum.
Av.Abdullah TEL
Adıyaman Barosu Başkanı