8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ETKİNLİĞİ
Tarih: 8.03.2013 | Okunma Sayısı: 3767

                                                            BASIN BİLDİRİSİ

                                          08 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

 Kadın ve erkek, toplumu oluşturan iki ana varlık.Erkek ve dişi, kâinattaki canlıları oluşturan iki temel unsur.Ancak,bugünün konusu erkek değil.O zaten çoğu zaman egemen güç…Tartışılan her zaman kadın olmuştur.

Toplumun temel taşı, neslin adeta belirleyicisi, insanın hayata hazırlanışının ilk öğretmeni, aile bireylerinin birbirlerine bağlılığının çimentosu kadın.

Ancak bu kadın, eski çağlardan beri bir türlü toplumdaki hak ettiği yeri alamamış, doğru dürüst bir kimliği olmamış bir varlık.Tarihe göz attığımızda:Eski Yunanistan’da kölelerle bir tutulan,pazarda bir mal gibi satılabilen, kocası tarafından öldüresiye dövülebilen, bir başkasına armağan edilebilen, miras hakkı olmayan bir varlıktır kadın.

Eski Roma’da kadın babasından kocasına aktarılan bir mal,Yahudilikte değersiz bir mal olduğu için evleneceği zaman kocasına drahoma ile birlikte gönderilen bir meta’.

Hristiyanlıkta haram meyveyi kocasına yedirdiği için cennetten kovulmaya sebep olan bir mücrim, neslin günahkâr olmasını sağlayan bir suçludur kadın.VI.yüzyılda hristiyan aziz ve papazlarının “kadının ruhu var mı yok mu?)diye tartıştığı varlıktır kadın.

Eski Hindû inanışında, kadın kocasının ömrüyle hayata bağlı olan bir varlık.Ölen kocasıyla beraber yakılan kadının hiçbir hayat hakkı yok.Bu geleneği devam ettiren Hintlilerin halen mevcudiyeti ise ne acı.

Arapların cahiliye döneminde bir mal gibi alınıp,satılan ve hiçbir değeri olmayan bir varlık.Kadın biraz sempati uyandırabilmek için kendisini teşhir etmek zorunda.Kız çocuğu doğurmak kadının uğursuzluğuna delalet. Kocaya verilmekten ar edilen ve sözde onurlu babalar tarafından diri diri toprağa gömülen bir varlık.Miras hakkı olmayan, kendisi miras olarak erkeklere kalan bir varlık.Şehevi arzular yerine getirildikten sonra pazarda satılan bir mal.Onlarcası ile evlenilmesi mümkün olabilinen bir varlık.

Demokrasinin beşiği İngiltere’de kadının erkekle eşitliği 20.yüzyılın başlarında   kabul görmüş, Amerika Birleşik Devletleri kadına siyaset yapma hakkını 1920 de vermiş,Birleşmiş Milletler kadın-erkek eşitliğini içeren İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini 1948 yılında kabul etmiştir.Özetle, batı kadın haklarını 20.yüzyılda sorgulamaya başlamıştır.

 

Mensubu bulunmaktan iftihar ettiğimiz İslâmiyet, aileyi sevgi ve saygıya dayalı mukaddes bir kurum olarak görmüş, kadına hak ettiği değeri sunmuştur.

“Huzur bulmanız için size kendi cinsinizden eşler yaratması, aranızda sevgi ve merhamet bağları oluşturması da Allah’ın varlığının delillerindendir.Gerçekte bunda düşünen toplumlar için alınacak dersler verdir.”(Rum Suresi 1.Ayet)

Kadınlarla iyi geçinin.”(Nisa suresi 19.ayet.)

Bu ayetlerde kadın erkekle aynı cins ve erkeğe eş (denk) kabul edilerek onlarla iyi geçinilmesini, onlara karşı sevgi ve merhameti tavsiye ederek bireyleri büyük bir sorumluluk altına sokmaktadır.Kadına karşı geçimli olmak ancak; karşılıklı sevgi ,saygı ve onu değerli kabul etmekle olur.

Aile hayatı konusunda Peygamber(A.S.V.) mü’minlere örnek teşkil etmektedir.O eşleriyle şakalaşmakta, onlarla yarışmakta, onları bazı eğlence ve yarışmalara götürerek hoşça vakit geçirmesini sağlamakta,hatta bazı zaman da kaprislerine tahammül etmektedir.

Kadınlara iyi davranan kişilerin iyi kişiler , kötü davrananların ise adi kişiler olduğunu dile getirmiştir.

Kısaca :Bundan 1400 küsur sene önce İslâm , kadına erkekle eşit olma hakkı,nafaka hakkı,kendi mal varlığı edinme ve bu mallar üzerinde tasarruf hakkı, evleneceği erkekten mehir isteme hakkı, evleneceği eşini seçme hakkı,eğitim ve öğretim görme  hakkı ve kadına çalışma hakkı gibi haklar  getirmiştir.

Allah(C.C.) ve Resûlü’nün (A.S.V.) vermiş olduğu hakkı hiç kimsenin geri alma hakkı yoktur. Gelişen toplumun ancak, bu hakların kullanılmasının kolaylaştırmasını sağlaması gerekir.Günümüz toplumlarında kadının bir meta’ gibi kullanılmamasını,reklam malzemesi yapılmamasını,kadın istismarına son verilmesini ve onu incitecek her türlü davranıştan kaçınılmasını istemek medeni dünyanın aslî vazifesidir.

Bu asil varlığa,bu şefkat kahramanlarına,ruhunu-canını ailesine feda eden bu değerli varlıklara gösterilecek en büyük saygı, onun haklarına saygılı olup, bu haklardan azami ölçülerde yararlanmasının sağlanmasıdır.Kadına yapılacak her türlü haksızlığa ve şiddete “dur” demek bütün insanlığın vazifesi olmalıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle herkesin Dünya Kadınlar Gününü kutlarız.

 

                                             

                                                                        Av.Abdullah TEL

                                                                        Adıyaman Barosu Başkanı

 
  
  
 
 
 
 
4.12.2024
AV. BİLAL DOĞAN
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.