MESLEKİ PROBLEMLERE KÜÇÜK BİR BAKIŞ
Muhterem Birlik Başkanım,
Değerli Meslektaşlarım;
Bundan yaklaşık olarak 20-25 gün kadar önce haber kanallarına şöyle bir haber geçildi. İstanbul’da 64 yaşında bir hakim, 30 yaşındaki katibesini rahatsız ettiği için hakim hakkında şikayet vuku buluyor, katibe başka bir yerde görevlendiriliyor.Daha sonra hakim,silah zoruyla katibeyi bir odaya alarak kapıyı kilitleyip rehin alıyor.Katibenin iç hatlar telefonuyla yardım istemesi üzerine, katibenin rehin alındığı odanın önüne savcı ve güvenlik kuvvetleri geliyor, görevli savcının uzun süren rica ve ikna çalışmaları sonuç veriyor.Hakim bey kapıyı açıyor ve elini kolunu sallaya sallaya adliyeyi terk ediyor.Daha sonra da ifadesi alınmak üzere aranıyor ve fakat bir türlü ulaşılamıyor.
Mevcut suçüstü bir olayda hakime gösterilen bu toleransa hayret etmemek mümkün değil…
Buna benzer bir suçu avukat işleseydi ve hakkında şikayet vuku bulsaydı sonuç aynı olur muydu?
Adıyaman ili Besni İlçesi’nde görülmekte olan bir davada,davalı vekilince sürekli davayı uzatma bağlamındaki talepleri kabul eden hakimin huzurunda davacı vekilinin, huzurda olmayan ve fakat devamlı mazeret ve talep dilekçesi gönderen davalı vekilini kastederek “Yargı çocuk oyuncağına döndü” şeklindeki serzenişini , kendine hakaret sayan hakimin şikayeti üzerine Muzaffer Canlı adlı avukat Adıyaman Ağır Ceza Mahkemesinde “kamu görevlisine hakaret” suçundan tecziye edilmek üzere yargılanmaktadır.
Bundan iki yıldan fazla bir zaman önce duruşma esnasında, baktığım dosyayı mübaşire iade ederken İş Mahkemesine geçici bakan Adıyaman 1.Ağır ceza Mahkemesi üyesi hakim Mecit Yıldırım’ın “Sen burada ne arıyorsun, burası ahır mı, çık dışarı.”sözlerine karşı mübaşirin “Efendim beyefendi avukattır,duruşmaya girecek.”demesine rağmen, “Kim olursa olsun, çık dışarı, çabuk polis çağırın atın bunu dışarı” demesi üzerine, ben de “Hakim bey, bu davranışlardınız sizi mesul eder,böyle konuşmanız doğru değil”dememe rağmen “Çok konuşma çık dışarı,polis çağırın atın bunu” demesini üç ay bekledikten sonra küçük bir özür beklerken adliye camiasının adeta olaya kayıtsız kalması karşısında HSYK’ya şikayet ettim.HSYK’da şikayet olunan hakimin kendi mahkeme reisini muhakkik atadı,yeterli kadar delile müracaat etmeden verilen rapora istinaden HSYK “Hakimin görevini yerine getirirken,mahkemenin idaresini sağlamakla mükellef olduğunu ve fiilinde kendisini muaheze edecek bir boyutta olmadığından” söz ederek soruşturma açılmasına yer olmadığına dair karar vermiş ve bu karar bir yıl önce bana tebliğ edildi.Bu karar karşı itirazıma ise bir yıldır cevap verilmeyerek HSYK yetkilileri görevlerini ihmal etmektedir.
Arkadaşlar bu ve buna benzer örnekler o kadar çok ki… anlatmaya ne kağıt ne toner yeter.Avukatlar yargılanırken Hakimler Savcılar Kanununa tabidir deniyor.Avukatların ev ya da iş yeri aranabilmesi için, hakim kararı, baronun görevlendirdiği bir avukat ve Cumhuriyet savcısı nezaretinde olması gerekirken, gece yarısı-sabaha karşı evinin kapı ve kilitleri kırılarak emniyetçe aranabiliyor.Hukuki mi?&S230;Çaresi var mı ?&S230;Bizi kim dinler?&S230;
Bu girizgahtan sonra bel ki iyi niyetli biri dinler diye aceleden ve kısaca bazı şeyleri kaleme aldım.Belki birilerine mirsad-ı tefekkür olur.
Neler Yapılabilir?
1-Avukat-hakim-savcı eşitliği reel manada sağlanmalıdır.Zira;yargının bir sujesinin diğerinden üstünlüğünü kabullenmek topal bir yargılama oluşturur.
2-Avukatlık kimliğinin resmi belge niteliği ilgili kurum ve kuruluşlarla istisnasız kabul görmelidir.
3-Avukatların her türlü dosyayı her aşamada, gizlilik kararı yoksa genel vekaletnameye muhtaç olmaksızın inceleyebilmesinin temini gerekir.
4-Avukatların delil toplaması bağlamında her türlü bilgi ve belgeye engelsiz ve ücretsiz ulaşımı sağlanmalıdır.
5-Değişecek mevzuat ve değişen mevzuatın avukatlara kolay ve ücretsiz olarak ulaştırılması gerekir.
6-Hakimler ve savcılara tanınan silah ruhsatnameleri harç muafiyetinin avukatlara da sağlanması.(Kamu görevi yaptığı iddia olunan avukatın korumalı lojman hakkı, koruma görevlisi, resmi silahı olmadığı ve iştigal ettiği davalarda ,muhataplarınca adeta hasmane tavırlara maruz kaldıkları düşünülürse ne kadar elzem olduğu daha iyi anlaşılır.)
7-Belli bir kıdeme ulaşan avukatların yeşil pasaport hakkına sahip kılınması gerekir.
8-Avukatın gelirinin artırılması için çalışma yapılması gerekir. Zira, hem işyerine lazım kira,kırtasiye,donanım, ikram vb. giderleri çalıştırılan işçilere yapılması gereken ödemeler, çeşitli vergiler ve kendi geçimini sağlaması için gereken asgari bedel nazara alınacak olursa bunun elzemiyeti tebarüz eder.
9-Avukatların insan onuruna yaraşır bir ölçüde yaşaması için kazancının yeter miktarının vergiden muaf tutulması gerekir.Elit bir mesleği elde edebilmek için ömrünün büyük bir bölümünü onun tahsiline harcayan avukatların çoğunun halinin içler acısı olduğunu herkes bilmektedir.
10-Avukatlık hizmetlerine ait KDV oranının asgariye indirilmesi gerekir.
11-Avukatların emeklilik ve sağlık primlerinin devletçe sübvamsiye edilmesi şarttır.Mesleğe yeni başlayan avukatların çoğu bu sebeple prim ödemede güçlük çekmekte, sağlık hizmetlerinden istifade edememektedirler.
12-Avukatların emekli maaşlarının hakim-savcıların emekli maaşlarına yakınlaştırılması büyük bir gerekliliktir.
13-Adli yardım, CMK yardımlarının miktarının realize edilmesi gerekir. 250 TL’ye beş yıl boyunca bir davaya bakmakla mükellef kılınmak ne kadar adildir,düşünmek gerekir.
14-Türkiye Barolar Birliği ve bağlı baroların ekonomik kaynakları genişletilerek; Baro Başkanlık divanına maaş ve yönetim kurullarına hakk-ı huzur verilmeli.Zuira; hem çalışıp geçimini sağlamakla mükellef olan ve hem de mesleki çalışmaların yanında meslek örgütünün organlarında görev alanların ne kadar sıkıntılar çektiği malumdur.Bu sebeple çoğu zaman temsil görevi aksamakta, yönetim kurulu toplantıları dahi yapılamamaktadır.
15-Avukatlık mesleğine adam yetiştiren okullarımızın fiziki ve akademik şartları en üst derecede sağlanmalıdır.
16-Okul sayısı makul bir seviyeye çekilerek öğrenci kontenjanları düşürülmelidir.
17-Yerleşim yerlerinin nüfusuna göre bir kota belirlenmeli, avukat sayısı bunu geçmemelidir.
18-Staja ve mesleğe kabul iki aşamalı sınavla olmalıdır.
19-Staj süresi artırılarak, staj eğitimi güçlendirilmelidir.
20-Staj başvurusunda bulunanlardan, avukatlık mesleğini yapmaya engel olmadığını gösterir resmi ve tam teşekküllü sağlık kurulundan rapor istenmelidir.
21-Avukata yardımcı eleman yetiştirilmesi için ilgili okullar açılıp, düzenleyici tedbirler alınmalıdır.
22-Avukat katiplerinin emeklilik ve sağlık primlerine devlet sübvamsiyesi getirilmelidir.
23-Avukat katipleri ve her T.C. vatandaşı için asgari ücret vergi dışı bırakılmalıdır.
Yukarıda saymış olduğumuz şeyler sadece acil olan ve halli gereken konuların bir kısmıdır.Muhakkak ki birliğimiz ve Adalet Bakanlığı bu konularda çalışma yapıyordur.Ama, bu mesleğin küçük bir bireyi olarak bizim gördüğümüz ve hallini istediğimiz problemleri paylaşmamız gerekir diye düşünüyorum.Bu sebeple çok da teferruatına girmeden bu mevzuları ifade etmek istedik.Ayrıca;
24-Son çıkan İİK değişiklikleri sayesinde, icra memurları da bu değişiklikleri genişleterek menkul malların haczini bitirmişlerdir.İcra Müdür yardımcıları hacizlere gitmemekte ve gittikleri hacizlerde de menkul hacizlerini yapmamaktadırlar.İcra daireleri fiziki müracaatları kabul etmemekte ve avukatları ille de UYAP üzerinden talepte bulunmaya zorlamaktadırlar. Amaç üzüm yemek değil,adeta bağcı dövmek.İcra dairelerinin ciddi manada denetlenerek işler hale getirilmesi,başlarına hakim veya hakim niteliğinde amirler verilerek sağlıklı çalışması sağlanmalıdır.
25-Taşra vilayetlerinde yedieminlik müessesesi ve yediemin depoları bulunmamakta ve bu da hacizlerin müessiriyetini azaltmaktadır.Bu eksikliğin en kısa zamanda giderilmesi gerekir.
26-Toplumdaki icrada tahsil kargaşasının son bulması ve icranın müessiriyetini sağlamak ve icra dairelerinin yerine mafyaya kaptırmamak için;
a)Haczi kabil malların kaleminin artırılması ve belirginleştirilmesi,
b)Karşılıksız çeke hapis cezası getirilmesi,
c)İcra suçlarına yeniden hapis cezası getirilmesi,
d) Şirket ortağının borcundan, adi şirketin mallarına haciz konabilmesi için yasal düzenleme yapılması gerekir.Zira, adi şirketlerdeki bu yasak büyük suiistimalleri beraberinde getirmektedir.
e)Tebliğat Kanunundaki 15 ve 30 günlük tebliğat sürelerinin, çağımız teknolojisinin hızına uygun bir şekilde düzenlenip yasal değişikliğin sağlanması gerekir.
f)Yargıtayın içtihatlarıyla işlemez hale gelen ve hiç kimseye ceza uygulaması yapılamayan “Yedieminlik görevini ihmal ve suiistimal suçları” yeniden kodifie edilmelidir.
Aceleyle yazılarak meslektaşlarıma ulaştırmak istediğim bu mesajdaki hatalarıma nazar-ı af ile bakılmasını rica ediyorum.
Bu konuda daha geniş bir çalışma alanı düzenlenerek bu ve başka arkadaşlarımızın teklif ve görüşlerinin de nazara alınarak, çareler üretilmesi dileğiyle saygılar sunarım.
Av.Abdullah TEL
Adıyaman Baro Başkanı